26 Mayıs 2012 Cumartesi

sabahın dördü

Saat sabahın dördüne geliyor.Daha doğrusu yanımda duran çekmecenin üstündeki saatin söylediği o.Boynum ve kasıklarım terlemiş.Duş almaya gücüm yok.Saçlarım dağılmış olmalı.Aynaya bakmaya yüzüm yok.Çıplağım.Kıyafetlerim nerde bilmiyorum.Yatak nemli.Tavanda ne olduğunu seçemediğim bir kaç figür var.Pencere sımsıkı kapalı.Kapı aralık duruyor.Çekmecenin üstünde buruşturulup atılmış peçeteler,kül tablasında yarısı içilip söndürülmüş sigara.Terlemişim.Ama üşüyorum yine de.Gözlerimi açmıyorum.Her şey bulanık kalsın istiyorum.Sabah olmasın ya da.Sırtımı dönmüşüm ona.Dizlerimi karnıma gömmüş,başım yastığın altında uyuyamayacağımı bildiğim halde duruyorum.Midem kötü.Ben de..
Sırtımı dönmüşüm ona.Yatağın kaçabileceğim en uç yerinde kısılıp kalmışım.Neresi olduğunu bilmediğim bir yerdeyim.Rutubetli bir ev,ucuz çarşaflar ve rahatsız yatak.Çoktan uyumuş.Nefes alışverişi tuhaf.Uyumuyor da savaşıyor gibi sanki.Cebimde beş kuruş para yok,çekip gidecek.Sırtı sırtıma değiyor sonra ani.Ürperiyorum.Yüzünden bağımsız her şey.Yüzünü hatırlamıyorum.Yüzü aşina değil bana.Sevdiğim adamın yüzü değil bu.Yüzünü hatırlamıyorum..Kendiminkini de.
Tek kelam edilmemiş..Kapatılmış unutulmuşların ardından bir veda sevişmesi bu çünkü.Ona dönüyorum sırtına bakıyorum.Bilmediğim bir beden bu.Tanımadan ya da tanışmadan seviştiğim bir beden.Dokunmadan sevişmenin mağrurluğu var çarşaflarda.Ayaklarım üşüyor.Ayakları ayaklarıma değiyor.Ah şu gitmeye programlanmış lanet uzuvlar.!Uyku yok.Boynum acıyor morarmış olmalı.Sırtına bakıyorum..Dokunacak kadar sevmiyorum onu.Ensesine dökülen saçları terlemiş.Omzunun hemen üstünde bir ben.Yatağın ortasında aramızda akıp giden bir nehir sanki.
Saat sabahın dördü.Ne bir yerim var çekip gidecek ne de param.Sabahı bekliyorum sadece.Ya da uyanmasını.Sırtımı dönüyorum ona.Kımıldamaya başlıyor.Dönüp sarılıyor arkamdan.Başını saçlarıma gömüyor.Kollarıyla sımsıkı tutuyor beni.Sonra öpüyor.Hareket etmiyorum ya da belki de nefes almıyorum.Yüzünden uzakta hala her şey.Ben yüzünden uzaktayım.Ama üşümüyorum artık.Saçlarımın arasında dağılan nefesi vanilya kokuyor sanki.Tek kelam etmemişiz.Kapatılmış unutulmuşların ardından bir veda sevişmesi bu çünkü.Ayaklarını ayaklarımın arasına alıyor.Onun da ayakları buz gibi.Her şey bulanık kalsın istiyorum.Sabah olmasın..Ağlamaya başlıyorum.O bunu bilmiyor.Yüzü saçlarımın arasında ama benden çok uzakta..
Bölük pörçük olmuş allahın belası sabaha karşı saatleri işte.Kalkıyor sonra bir sigara tutuşturuyor parmaklarının arasına.Çakmak aranıyor.Yatağın ucuna oturuyor.Dumanı üfleyişini duyuyorum.Ve dumanı soluyorum.
Bu bizim son sevişmemiz.Bu bir veda sevişmesi.Bir daha dokunamayacağım bir yara izi gibi.Ayrılmak zorundayız dedikten sonra geçmiş son bir saat bu.Çırılçıplak bir aşkla seviştiğimiz o yatakta iki yabancı oluşumuzun birinci saati bu.Saat sabaha karşı dört.O bana git dedikten sonraki bir saat bu.Son sevişmemiz bu.Bir veda sevişmesi.
Ayrılmak zorundayız dedikten sonra tek kelam etmedik.Sadece tuttum öptüm onu.Kaybedeceğimi bildiğim bir adamı,asla kaybetmeyecek gibi sonsuz bir tutkuyla öptüm.O bir daha dokunamayacağım dudakları sonsuza kadar tattım sanki.Gözlerini öptüm.Avuçlarını.Saçlarını.Boynunu.Omuzlarını öptüm.İlk defa sevişiyor gibi öptüm onu.Gözlerine baktım.Vazgeçer diye baktım.Yalvarır gibi baktım.Köpekler gibi baktım.Gitme desin diye baktım.Kal desin diye.Yüzünü ellerimin arasına aldım.Öldürür gibi baktım gözlerine.Ellerimle sıktım yüzünü.Parmaklarımı parmaklarının arasına tutuşturdum.Tütün kokan parmaklarının.Parmaklarının boğumlarını öptüm.Sevişirken gözlerinin en derinine baktım.Gözlerim ne kadar dolsa da ağlamamak için tuttum kendimi.Ve ben son kez onunken ağlamaya başladım.Var gücümle ağladım.Hıçkırarak ağladım.Durma dedim.Gözlerinin içine bakarak,kan ter içinde ağladım.Gözlerini kapatmıştı.Yüzüme baksaydı o da ağlayacaktı biliyordum.O da biliyordu.Bakmadı o yüzden gözlerime.Kaybedeceğimi bildiğim bir adamla,asla kaybetmeyecek gibi sonsuz bir tutkuyla seviştim.Kokusu çizgilerime sinsin diye daha sıkı sardım onu.Dudaklarının tadını unutmayayım diye daha çok öptüm.Bütün çizgilerine dokundum.Her yerini ezberledim.
Sonra dönüp ona baktım tekrar.Gözlerine baktım.Vazgeçer diye baktım.Gitme desin diye baktım.Kal desin diye.Hiç bir şey söylemedi.Öldürür gibi baktım ona,ve o öldürürcesine bakmadı bana.Önce tavana dikti gözlerini,sonra da sırtını döndü.Ve sonra da ben.
Saat sabahın sekizi.Çekip gidecek gücüm yok..Bu bizim son sevişmemiz..Bir daha asla dokunamayacağım bir yara izi gibi.Ayakkabılarımı bağlarken kafamı kaldırıp ona bakıyorum.Son kez bakıyorum.Gitme desin diye.
Doğruluyorum.Hiç bir şey söylemiyor.Buruk bir gülümseme yalnızca.Ya da hiç bir şey.
Kendine iyi bak diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder