10 Ocak 2014 Cuma

Zaman

Belli bir zaman geçmişti. Az ya da çok diyemem.
Bir zaman dilimi. 
Orta yerinden kırılmış bir gül gibi bir zaman geçmişti.
Çoklarının gördüğü, çoklarının görmediği bir zaman. 
Ve bir zaman başımla okşadığım avuçlarım, tütünle doyurduğum ellerim gibi bir gün gelsin istemiştim. Üşüdüğüm kilimlerin üzerinde didik didik edilmiş bir kedi artığı olmuştu saatler.
Aynı yerinden susturulmuş koca bir kalabalıktan yoksun muydum bilmiyorum. 
Bir mevsim şeridi gibi eylüllerimi getiriyorum ağustosların ardından. Dönüyorum. Çekiliyorum. Dönüyorum.
Sıcak ağustoslarda ısırılmış baldırlarım kana çanak tutuyor.
Bir zaman geçmişti biliyorum. Bir yatak boyu kadar, bir avuç dolusu tütün kadar, bir mevsim kadar. 
Gövdem sarsılsa da, 
bir oyuğun içinden geçen bir rüzgar kadar zaman geçmişti.
Çabuk çözünmüştü ellerim omuzlarımdan. Kendimi duyar gibiydim. Kendimi ısırır gibi.
Belli bir zaman geçmişti besbelli. Ölü etimi suya bırakmıştım. 
Ve bir zaman, bir asker yontar gibi, bir aç doyurur gibi çok sevmiştim.
Islak bir gömlek kadar kareli, kupkuru bir mevsim kadar çizgili.
Ben seni sevgilim 
tüm zaman birimlerine inat 
çok sevmiştim.