24 Aralık 2011 Cumartesi

İsimlendiremediğim.

O anlam veremediğimiz renkteki odalardan konuştuk.Abajurlara baktık gece boyunca evet evrenseldi.İnsomnia'nın esiri olan o pastoral bedendeki koku,senin bana değdiğin an uykuya gömüldü.Şarkılardan da konuştuk,içtik de .Ben sormadım hem sen konuşmuyordun..Rutubet yoktu,üşümek yoktu,sen vardın.Sezen aksu dinledik sabaha kadar,zihinlerimizde bambaşka insanlara ithaf ettik belki de o şarkıları.Ama ellerimde senin avuç içi çizgilerin vardı,yüzün kanıyordu ve uykusuzdun.Evren bir fon yaratmıştı bize sanki,uyandığımızda dışarıda bir kıyamet peyda olmuştu karnımız açtı belki ya da doyamamıştık.İnsan yemek yemeye bile doyuyor bir yerde,ama sen?Sen akdeniz iklimiydin bense karasal iklim.Sen oralardan gelmiştin bense bambaşka bir yerden.Toprağa gömülmüş,kahverengiye boyanmış bir şehrin yolcusuydum.Ellerin ellerimdeyken sen farketmeden falına baktım,falımıza.Çok güzel kokuyordun ve ben gitmekten korkuyordum.Arada yüzüme bakışların oluyordu,ben anlat diyordum sense öpüyordun,yanıtlıyordun gözlerimi.Konuşmuyorduk belki ama sessiz de değildik.Bir gürültü vardı kulaklarımda ve ellerimde.Kediler sırılsıklam olmuştu dışarıda,kuru kalmayı başarabilen nadir kedilerdendin sen.Gitmek istemiyordun,ben de bırakmıyordum zaten ellerimin arasındaki yüzünü.O 1920'lerde bira içen Türk kadınları denen resme bakıyorduk,dışarıda kıyamet kopacaktı,sen söylemiştin,ben de hak vermiştim.Hayır dediğin gibi olmayacaktı,ben gelmiştim ve ellerimle iyileştirebilirdim zihnindeki uykusuzluğu,kulaklarındaki uğultuyu.Ölmekten bahsettin ve tehlikeli oluşumdan.Kötü değilmiş tehlikeli olmak,sen öyle söyledin.Ne kadar içersek içelim hiç sarhoş olmadık ya da ayılamadık hiç.İkimizin de yüzünde sille izleri vardı hala..Benim işim gücüm yoktu oradayım,git demeden gitmezdim.Çoktan anlamıştım zaten,tüm bu şehirler,kokular,çizgiler,karanlıklar,öpüşler,tatlar,renkler,tesadüfler..Tüm bu tesadüfler tesadüf olamazdı,nitekim değildi.
Konuşmayacaksın belki ,ama her zaman cevap vereceksin,ben sorsam da sormasam da.Adı yok belki,aniden geldin sadece.Önce yağmur,sonra kar yağdı.Bir kış tatili gibi ,bilirsin.Yanımda yattığın ikinci gece rüyamda gördüm seni.Kaybetmekten korktuğum için.Yüzünü ellerimin arasından bırakmadım belki bu yüzden.Gitmeyesin,gidemeyesin diye.
Ben gidelim mi dedim
Sen gidelim dedin.
Ve asla geri dönmedik.

21 Aralık 2011 Çarşamba

İzmir Güncesi



Mor Elbiseli Kadın yine aniliğini gösterip bir İzmir yoluna sürükledi beni.Uzun yolculukları severim,hele ki gece olursa..Yol ne tuhaf aslında.Benzin istasyonları alabildiğine soğuk.Şehirlerarası otobüsler ne karanlık.Bu hangi şehrin hikayesi?Öyle çocuk ki muavin.Esmer elleriyle yanıma yaklaştı sanki,korkma çocuk.!:gittiği yerden geri dönecektir bir gün elbet,asla dönmez denenler.Korkma delikanlı ,sönse de bir gün ışıklar, okuyacaktır herkes ne yazıldıysa..Hiç bir şey söylenmedi daha,sen de konuşma adam.İhtiyarlama hiç.Sırt sırta verdik ya,bir sigara molası uzaklığındasın şimdi.Selama kelama hacet yok.Bir uzun yol şarkısı tutturdum.Gitmek ne kadar güzel.hep gitmek ama asla varamamak.Terkederken beni de yanına alacak biri vardı sonra sustu.
Ben hep gitmeyi sevdim,herkesten ve her şeyden.Aldırış etmedim.Zamanla öğrendim.Yağmur ve yol Adem'den kalma.Ama dedim ya kar da yağsa güncesini tutmayı biliriz alimallah.Gitmek tek mevsim.Hep soğuk.Madem mevzu tek atımlık kurşundan ibaret,onu neden gökyüzüne doğrultup Tanrı'ya ateşlemiyoruz?
Karşıdan vapurla gelen adamın yaktığı ışık sönmedi,o beni hiç görmedi,ben de onu hiç beklemedim zaten.
İstanbul bir aşk filmi,İzmir ise aşk gibi kokuyor.İstanbul'da aşklar daha bir senaryo dahilinde ve setlerde yaşanıyor gibi.İzmir'i kıskandım galiba.İstanbul'dan daha sakin,o daha küçük yaşantıyı.Caddelerin tanıdıklığını.Aidiyet duygusunu ve aynı anda hissettirdiği bağımsızlığı.İstanbul gibi yedi tepeli de değil,dümdüz.Şehre girer girmez tüm şehir önüne seriliveriyor.Gizlemiyor yüzünü,saklanmıyor, dahası korkutmuyor.Yağmur yağsa da üşümüyorsun,ege denizi çarpıyor ayaklarına.Yalnız hissetmiyorsun bu şehirde.
O akşamüstü Asansör denilen mekanda Mor Elbiseli Kadın defterime eğilip bir kaç satır yazdı.

''İzmir'le kucaklaşman için getiriyorum seni buraya.Onun tadına varman,denizini okşaman,vapurlarını tanıman için bu kadar yüksekten baktırıyorum sana.Hadi boşver ,konuşmak zorunda değiliz.Sen gidince zaten yeterince konuşmayacak mıyız?Şimdi susalım,dışarı çıkıp birer sigara yakalım.''

Velhasıl İzmir üçüncü şehrim oldu benim Diyarbakır ve İstanbul'dan sonra.Özlüyorum zaman zaman.Ama yine de ben şunu anladım
...Aşk İzmir'de başka,
İstanbul'da bambaşkadır.

6 Aralık 2011 Salı

Yanılsama

Kapı çalmaz,telefon çalmaz,ışık yanmak,ışık sönmez..Kimse gelmez ve kimse gitmez..Her yer yanlışken,gelebilecek herkes de yanlıştır kuvvetle ihtimal.Ne o filmlerin eski tadı vardır ne de o şarkıların..Beklersin.Beklemek ne uzun..
Ben en başından bildim zaten,sustuğun an anladım.Bir insan daha gelirken gideceğini nasıl bilirsin?
Ben bildim..Ne çoktu her şey oysa.Renkler daha bir güzeldi sanki..Herkes daha mı mutluydu,bana mı öyle gelirdi? Ne çok şey yazdım sana..Sen okumadın,bilmedin ,görmedin.Hikaye bir yerlerde hep aynı.Bir sürü insan tanıdım sonra.Herkes ne çok benziyordu sana!Bazıları ve hepsi ,ara sıra ya da çoğu zaman..herkes hiç kimse.
Senin gibi olmadıktan sonra neden olsun ki? Olsa bile neden kalsın ki.?Kalsa bile..Gider..
Beklemesem gelirsin belki..Tek atımlık kurşun!Son bilet!
İnsan gelmeyeceğini bildiği halde neden bekler ki. ? Ben bekledim..Bu bir şarkının ön gelimi ya da bir şiirin öngörümü değil.Bu bir yokluk öyküsü.Sen bu kadar var ve bu kadar yokken ben hala nasıl bu kadar sessizim?
Bir insan nasıl yıllar boyunca isimsiz adamlara sahipsiz şiirler yazabilir durmadan?Hayret ettim kendime.
Ben sessizim,peki bu ses kimin? Kimse ölmedi,kimse doğmadı.Kimse baba olamadı.Babamın oğlu olmadı,babamın babası doğmadı.
Bana bildik seslerden bahsetme.Sanrı,halüsinasyon,yanılsama ve türevlerisin çünkü.Olmayan bir şey ya da biri nasıl olur da konuşur ki?
Sahi konuştuk mu biz hiç? Konuşmamışsak nasıl susabiliriz öyleyse? Unuttun mu sahiden? Hiç hatırladığın olmadı mı..?Hiç anlattın mı sen de? Yanında kim var,ne okuyorsun,ne izliyorsun,ne dinliyorsun? Hiç özledin mi? Herkes yanlışken sen nasıl doğru olabildin? Bana kedilerden bahsetme ,canımı sıkıyorlar.
Kafamı kaldırdığımda neden gitmiş oluyorsun? Çok mu sıkıldın? Kedinin karnı acıktı belki.Hiç görmedim ki..Rengi neydi..Ölmüştü belki.Öldürmüş müydün yoksa?
Bir insan bir ölüye aşık olur mu? Ben oldum.
İntihar falan da etmedim yanında olurum diye.

Ben de ölseydim ne anlamı kalırdı ki?

2 Aralık 2011 Cuma

Depre(Ş)yon

Depresyon dedikleri bir vaziyet ..Kapattım kendimi..Kimseyi görmek istemedim.Ne onu ne onu ne de onu..Kahve,sigara ve kelimeler üçgeninden damıtılmış bir akşamüstü hayatı benimsedim.Parasızlığın,başarısızlığın 'tutunamamanın' dibine vurdum.Acı çekmekten gelmez depresyon.Belirsizliktir her şeyin çıkış noktası,çünkü bilemezsin..Ne istediğini,ne kazandığını,ne kaybettiğini,kimi sevip kimden nefret ettiğini kestiremezsin.Dışarıda bir yerlerde hayat akmaya devam eder,sabah 9da uyuyabilirsin ancak ve akşamüstü 6 dan önce de kalkamazsın..Gün ışığını uykunun içine gömersin..Evde insanlardan uzaktayken,birine aşık olursun zihninde,onunla kavga edersin,ayrılırsın belki de barışırsın..Depresyonun,ağlamakla ilgisi yoktur.Hissedememektir bence.Kendini kandırmaktır.Gaipten sesler gelir..Paris'te sokak lambalarının altında o malum şarkıda öpüşen çifti duyarsın ve onların şarkılarını..İzmir'de defter defter dökülen mor elbiseli kadını duyarsın..Mutsuz görünen mutlu kadını anlarsın..Panik atak hastası kadını duyarsın uzaktan..her şey bu kadar renksiz mi?
Ben neden bembeyazım?
Karabasanlar da musallat oldu yine ,al işte.!
Ne çok rüya var..Yüzüm elime aktı,dişlerim yamuldu,ağzımdan taştı bir keresinde..
Ne çok kadın var..Ve onların ne çok adamları..
Kadınlar ne tuhaf..Erkekler ne anlamsız..
Depresyon dedikleri bir vaziyet.Anlamsız bir bekleyiş.Anlamlı bir kaç küçük şey.Sokakta kedi miyavladı,telefonun horoz ötüşlü alarmı çaldı,çamaşırlar kurumadı,kimse gelmedi,kimse gitmedi..
Herkes ne hali varsa gördü.Ben bir şey söyledim,kimse anlamadı..Herkes anladı,ama ben bir şey söylemedim..Oturduk aşk dedik.Filmlerden kitaplara aktık,sonra gerçek yaşam hikayelerine,sonra kendi adamlarımıza.Anlaşamadık bir türlü..Ben her şey güzelse aşk yoktur dedim.Onlar inanmadı..
Sırf adı Aşk olsun diye çekip vurdum sevdiğim adamı sonra..O artık yoktu ve bu aşktı bence.
Kendimi hükmen malup sayıyorum,ve stüdyoyu terk ediyorum öyleyse..Ne çok imla hatası yaptık yaşarken..Belki de bu yüzden anlayamadılar..Bilmiyorum.
Kabul et dediler.Evet herkes için 'O İnsan' vardır,ama bazen onunla karşılaşmayabilirsin.Doğru insan demedim bakınız,o insan dedim.Belki de senin o insan'ın Afrika'da bir kabilededir dediler..İnternetten Afrika uçak biletlerine baktım hemen..Afrika ne büyükmüş..
Biletler ne pahalı..
Bana süper lotodan yedi trilyon çıksa,neler yapacağımı sıraladım.Bir şeyi unutmuşum..Bir akıl hastanesi açardım..Hastalar gelirdi..Şizofrenler,paranoyaklar,deli taklidi yapıp ilgi çekmeye çalışanlar.Bence benim o insanım kesinlikle psikolojik sorunu olan biri.Bugüne kadar tutunabildiğim her adam öyle oldu çünkü..
Hiç olmazsa dengesiz olur biliyorum.
İstanbul'da da işler iyi gitmiyor bugünlerde pek.O da bi afralarda tafralarda..Anlamadım..
Yeter demek yetmiyor bazen.
Ne acınası yahu,bir yastık başının altında,diğeri kollarının arasında..Seni çirkin cenin..Ne acizsin.
Ama dudakları pembe ve gözleri çok güzel..
Olmadı,yapamadım(k).Bence İstanbul yüzünden..Havalar da pek güzel,inadına sanki..Bence havalar yüzünden..
..
Ben bu sonu sevmedim..
O yüzden yazmıyorum..