26 Kasım 2011 Cumartesi

başkaldırı 1,

Yok ,yok bize yakışmaz bu dünya..Ya da biz mi yakışmayız bu dünyaya demeli?Dıştalanmış birer hayatta kalış serüveni bizimkisi..Hayatın en dış kısmında,belki de tam merkezinde bin yıllardır kök salan ama filizlenememiş bir mücadele bizimkisi.Bıyıkları yeni yeni terleyen delikanlıdan ,düşünceleri pörsümüş yaşlı amcaya kadar hepimizin ortak mücadelesi..Bin yıllardr köle,hükümran,zengin,fakir,siyah beyaz ayırmadan herkesin kaderini çizen asırlık bir mücadele bizimkisi.Peki savaşıp durduğumuz şey ne?Ne için bunca çaba bunca gözyaşı.?Ben söyleyeyim.Tüm bu çaba kabul görebilmek adına.Tüm bu çaba insanlığımıza insan gibi değer verilsin diye.Çığırtkan bir kuş gibi alevden hareler saçarak palazlanan bir umut kıvılcımı,belki de ateşi bu..Evet doğru;bu toplumda kürde,aleviye,aşırı islamcıya,nihiliste,ateiste ve daha bir çoklarına yapıldığı gibi bizler de yafta yiyenlerdeniz.Peki bir insan neden kendisiyle aynı siyasi görüşü paylaşmıyor,aynı elbiseyi giymiyor diye başkasını dıştalar.?Toplum olarak hatta evren olarak neden her alanda peşin hükümlerle insanları sınıflandırmaya,katı çizgilerle toplumdan soyutlamaya bu denli meyilliyiz;?Evet hayat ayrımlar ve ayrıcalıklarla doludur.Tüm renkler siyah değildir ya da tüm kuşlar martı,ya da tüm köyler geri kalmış..Ama her şey,her bir yaratık ve her bir nesne özünde aynıdır.Teklemez bir sistematik düzende akıp giderler.Evet,nesneler efkarlıdır,insanlar durağandır kimi zaman,ve kimi zaman nesneler insanlar kadar hayatta,hayatlar nesneler kadar boşluktadır.Ama herkes ve her şey özünde bir aradadır.Bizi biz yapan budur çünkü,bir aradalık ve evrenin bize yüklediği misyonu yaşatmaktır bizi biz yapan.Ama gel gör ki teklemez dediğimiz sistematik yaşantı tekliyor ne yazık ki!İnsanlar , nesneler ,zamanlar,boyutlar ayrılıyor.Gitgide çok boyutlu birer karton yığını halini alıyoruz.Gitgide daha da diplere saklıyoruz içimizdekileri,oysa bin yıllar önce bağırılmaları gerekirdi.Doğru,herkes herkese sırt çeviriyor,yeri geliyor anamız-babamız,dostumuz adımızı tanımaz,selamımızı almaz oluyor.Yitik bir avuç insanız diyorum bazen içimden,sonra düşünüyorum,hayır biz bir santimetre karelik bir alana sığdırılabilecek düşünceler kadar 'çok'uz.Ve biz bile bize sırt çeviriyoruz.Biz bile bizi yok sayıyoruz.Düşünüyorum ve düşündükçe de umudumu kaybediyorum.Evet biz bir avuç yitik adamız diyorum.Biri diğerinin nüshası,yaftalanmış,dıştalanmış,utançlar kuşanmış bir avuç aciz adamız..
...Günün birinde ,alelade bir sokakta yürürken,benim gibi aciz ve yitik bir adam ilişiyor gözüme..Duruveriyor yanımda ve öylece bakıyor gözlerime..Ve konuşuyor;
- Şarkılar çok zor değil mi?
-Evet,çok
-Sancılar dayanılmaz ve yorucu..
-Çok yorucu
-Senin kaç sayfan var ,merak ediyorum.
-Çok ,hem de çok..Kopmayan binlerce sayfa..
-Şimdi gidiyorum,biliyorsun değil mi.?
-Evet biliyorum..Ama kal demiyorum
-Neden.?
-Kal demiyorum çünkü ben de gidiyorum,kim bilir belki aynı yere gidiyoruzdur.
-Ama ben nereye gittiğimi bilmiyorum.
-Ben de..
-Hoşçakal.!
    ... Ve giderken elime bir mektup tutuşturuyor.
        Mektubu bitirdikten sonra kaskatı kesiliyorum.Oturduğum banka,havaya,tarihe,üzerimdeki siyah deri cekete bakıyorum..
Evet toplum sizi ne kadar uzaklaştırsa da,hiç saysa da, hayat bir yerlerden,kıyısından köşesinden,ucundan eteğinden size elini uzatıyor.Ben bir adam seviyorum..Hayat veriyor onu bana.Hayat sevdiriyor aciz adamı bana.Sıcak asfaltların orta yerine uzanıyor,ikimizin yarattığı ter havuzunda sevişiyoruz.Dıştalanmış bir sevişme bu..Sadece aciz adama ve bana özel,aciz bir sevişme.Ve binlerce kez birbirimizi yaftalıyoruz aşk sözcükleriyle.Ve cesurca reddediyoruz ayıplamaları.Dimdik ayakta duruyor,acizliğimizle, güçsüzlüğümüzle var oluyoruz belki de.Biz bize yetiyoruz..Hayat bizi bize yettiriyor.O,bu,dost,akraba,bakkal,çakkal ne derse desin biz buradayız.Yarım birer adamız belki ama bir aradayız.
Bu halimizle devasa bir gökkuşağı gibiyiz...
Satırlarımı bitirdikten sonra aciz adam yaklaşıp,yanağıma bir öpücük kondurup,soruyor:
-Neden kal demiyorsun?
-Kal demiyorum çünkü ben de gidiyorum..Kim bilir belki aynı yere gidiyoruzdur.
-Ama ben nereye gittiğimi bilmiyorum
-Ben çok iyi biliyorum
-Nereyeymiş?
-Ceketini al neresi olduğunu gösteririm...

2009

Kalın Sağlıcakla.!
-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder