22 Ekim 2011 Cumartesi

Yataktaki Ölü Sevgili..

Ne bir hikaye ne bir masal.Sadece bir öfke sitem isyan silsilesi..
Suçları yok..Temelli bir suçsuzluk senaryosu..Ama gel gör ki ne büyük ne kırılgan bir öfke..Ne denli illet bir hastalık..Suskun,apaçık,çırılçıplak,sırılsıklam iki esmer adam.Çarşafsız bir yatak..Kumral duvarlar,yalnızlık,tütün tadı meyve kokusu kan izi..
İsimleri yok,benlikleri, kokuları,parmak izleri vücut sıvıları ve aşkları da öyle.
Sadece bir yatak,ki o da çarşafsızlıktan bitab..
Halbuki ne büyük ne derin bir öfke bu..
Yegane sebep yataktaki ölü sevgili..Öldü diye ardından perişan bir öfke güdülen 'Ölü' bir sevgili..Ardından şarkılar yazılan,şiirler gömülen,çarşaflar yakılan,ıhlamur kokulu ölü sevgili..
İllet bir hastalık,birbirine çarşafsız bir yatakta sırtını dönmüş iki esmer adam..Biri sabaha karşı çoktan ölü..
Ve hani tüm bu öfke tüm bu zulmet ölü sevgiliye duyulan kızgınlık.Neden öldü diye.?
Gitmenin her türlüsü bir nevi ihanet bir nevi bilinçli terkediş gözümüzde.
Vaziyet bunca ağırken,sabaha karşı yatakta ıhlamur kokan ölü bir sevgili..
O değil de, neden gitti peki.?
...
Kalın Sağlıcakla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder