2 Şubat 2012 Perşembe

Martı

Çocuk! Ben seni o karlı akşamüstünde bıraktığımdan beri bin asır geçmiş bak o gök kubbenin altında.
Yanakların al al olmuş soğuktan.Kim nerden çıkardı üşüdüğünü?Erkeklik dediğin kıro adamların tesbih tanelerinin arasında sıkışmış,kokoş kadınların parfüm kokularına bulanmış bir medeniyet.
Oldu bitti ben vazgeçtim.Siz sormadınız.Telefon çalmadı.Aramadım.Bostancıya giden o vapurun etrafında dolanan martı sormadı.Ben sormadım.Trafik keşmekeş olmuş.Bak ben koşuyorum bilmem kaçıncı caddede.Kar yağmamış.Sen gitmemişsin.Bir yerlerden atlıyoruz ha bire.Saç rengimi değiştiriyorum gün aşırı.Ben koşuyorum.Vapur kaçıyor.Martıyı vuruyorlar.Saçlarım ıslanıyor.Yine aynı şehir.Gözünü sevdiğimin İstanbul'u.Zeki Müren çalıyor bir yerlerde.Rakı içesim var,makyajım bozulmuş,çorabım kaçmış.Avuçlarında ölü çiçekler bitmiş.Sen çiçek sevmezsin bilirim..Korktum.Ateşin başında ısınıyordun.Ben yaklaştım.Onlar bize baktı.Biz aldırmadık.Çektin öptün.Elim kolum,bacağım yüzüm yandı.Etrafında ısındığımız ateşten mi,senden mi bilemedim.
Karanlık,kırmızı bir odada bir şeyler okuduk.Anlamıyorsun dedin.Anlamıyordum ama seviyordum.Seni barındırıyordu.
Seni mutsuz kılan o zift kıvamı biçareliğin içine al beni.Bak bir yerlerden atlıyorum ceplerimde sarı turuncu yeşil tabletler.Çok yükseklerden atlıyorum.Oradayım.O uzanabileceğin kadar ölüm kokan bir mesafede,aşkın yedi ceddine ulaşan bir manyaklıkla seviyorum seni.Sanki adamlar geliyor adamlar gidiyor.Yatak bir kalabalık bu gece.Sana benzemeyen adamların vücut çizgileri o çiçekli çarşafta ve tenimin kıvrımında asılı kalıyor.Kendimi sana öldürüyorum ben.Oğullarımızı lacivert çöp poşetlerine dolduruyoruz.
Yuvarlak bir masada oturuyorum birileriyle.Karşımda duran kadın öylece bakıyor.Ben seni anlatıyorum.Korkma adını söylemiyorum.Adın alay eder gibi çünkü.Benim zıttım ve senin de.Asla taşıyamayacağın bir isim sanki.Sen kendi benliğinin içinde kaybolmuşsun,ve belki de beni de tüm o diğer kadınlarla beraber unutmuşsun yatağın altında.Karşımdaki kadın öylece duruyor bakıyor.Ben seni düşünüyorum.Sen biliyorsun,kızıyorsun belki.Ya da umurunda değil.
Günlerden çarşamba.Ayın altısı.Seneden haberim yok.Bostancı iskelesinde çocuğun tekinden simit alıyorsun.Boynunda haki atkın.Deniz dalgalı,gri,sisli.Tüm vapur seferleri iptal olmuş.Çiçekçi bir kadının önünde duruyorsun.Bakıyorsun..Çiçekleri izliyorsun.Yoksa seviyor musun diye merak ediyorum.Çiçekleri sevmenden korkuyorum.Paçaların ıslanmış.Koşuyorsun.Vapur yok.Martıyı vurmuşlar.Çiçekler ıslanmış.Vazgeçiyorsun sanki.Var gücünle koşuyorsun denize.Boynuna atlamaya gidiyorsun sanki denizin.Eyvallah der gibi eğiyorsun başına.Hayır yoksa pes mi ediyorsun.Çiçekçi kadın elinde kahve fincanıyla ardından bağırıyor.
Ellerim ceplerimde titriyor.Sanki bağırıyorum.Elimi boğazıma götürüyorum.Gözlerimin arkasından ağlıyorum.Koşmak istiyorum.Paçalarından tutup durdurmak istiyorum.Bağırmak istiyorum.Sonra yok oluyorsun.İskele sessiz bir koridor.O şehir olabildiğince talan olmuş.Sen kendi benliğinin içinde kaybolmuşsun.Kimseyi sevmemişsin.Kimse yokmuş çünkü sanki.Ellerinde kan kokusu kalmış.Kimseyi affetmemişsin.Kimse yokmuş çünkü.Şimdi bir şiir yazsa biri.Seni anlatabilse.Ben hiç konuşmasam,ağlamasam.Başkaları anlatsa,başkaları ağlatsa.Bak solgun,sessiz.Orada.Kadınlar ölmüş.Kadınlar vazgeçmiş.Ben bir yerlerden düşmüşüm.Bostancı vapuruna binmişim.
Sen bilmiyorsun.Kendimi sana öldürüyorum ben.Sen beni o akşamüstü bıraktığından beri.Hiç bir şey söylemiyorum.Daimi bir düşüş hali.Susuyorum,sen böyle istiyorsun.
Bekliyorum,söylemiyorum.Oğullardan vazgeçiyorum.
Sana değil asla..Martıyı vurmuşlar ben ona ağlıyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder