14 Nisan 2012 Cumartesi

kabus

Adam altıncı sokağın solundan döndü.Ve nihayet sonunda döndü.Ağlamadan.Herhangi bir şubat ayında ona yağmurlardan söz ettim.İçinde beklemekten nemlenmiş bir kurabiye gibi dağıldı sözcükler.İçinde bitmeyen bir sigara içmek arzusuyla gözleri seyire seyire anlattı bana herşeyi.(Her şeyi anlattığını söylemişti.)Ona savaşta ölen çocuklardan bahsetim.Sonra kabuslarımı anlattım.Son bir kaç yıldır çok kabus görüyordum.Seslerin bilindikliği içinden damıttım kelimelerin üstüne basışını.Tek derdi o yazamadığı hikayeleriydi.Kendi hayatından vazgeçmişti tamamen.Anlatmaya çalıştığı bir şeyler vardı.Önce çekmecenin üzerinde,sonra içinde ve sonra da altında neler olduğunu anlattı bana..Son bir kaç yıldır görmemiştik birbirimizi..Ben ona işlerimden dem vurdum sonra taşındığımı söyledim.Nereye diye sormadı.O da bana kabuslarından ve çekmecesinden söz etti tekrar.Her şey onu bıraktığım halinden daha da bir zorlaşmıştı sanki onun için.Anlatamadığı hikayelerinin esiri olmuştu..Biz birbirimizin hayatından vazgeçeli,önce bir pastanede çalışmaya başlamış.Çikolatalı,böğürtlenli pastalar,susamlı çörekler,şekerli kurabiyeler yapmış bir kaç ay..Ve sonra içindeki her şey bayatlamış ve dağılmış..tıpkı bir kurabiyenin parçalanışı gibi' diyordu anlatırken..Masanın üstüne koyduğu ellerine baktı bir an.Ona ait değillermiş gibi.Ya da hayatında ona ait herhangi bir şey kalmamış gibiydi.Kabuslarından söz etti bana.Durmadan gördüğü o savaş sahnelerinden.Etekleri kana bulanmış kadınlardan,erkeklikleri talan olmuş erkeklerden ve darma duman olmuş şehirlerden söz etti..Savaş yok dedim..Peki tüm bu insanlar neden ölüyor o zaman dedi.Sen neden ölmüyorsun diye sordum..Gözlerindeki kahverengi ağırlığıyla baktı bana.Hiç kimseymişim gibi baktı.Sonsuza kadar baktı.
Sol cebinden bir tabanca çıkardı..Başına dayadı.
Bayatlamış bir kurabiye gibi dağıldı beyni.(O böyle anlatırdı ölümünü)
Ve nihayet bitmişti kabusları.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder